Delice Köyü genel olarak bakıldığında fakir bir köy sayılmaz. Köy, görüntü itibariyle de son derece modern bir köydür. Tüm evler betonla inşa edilmiştir. Eskiye ait birkaç toprak ev ise kullanılmamaktadır. Birkaç yıl önce köyün yolları asfaltlanıp genişletilmiştir. Köye yeni bir su deposu yapılmıştır. tüm bu çalışmaların finansman kaynağı köyün kendi işadamları ve müteahhitlerince temin edilmiştir. Bu noktada Özdoğan fiirketler Grubunu anmamak büyük bir haksızlık olur (10).. 3.1.Hayvancılık ve Tarım: Köydeki hayvancılık ekonomik bir amaç taşımaktan çok ihtiyaca yöneliktir. Delice Köyü’nün henüz “Delice Göleti”nin tarıma getirebileceği olağanüstü katkıların bilincine varamamış olması üzücüdür. Oysa emek verilince bu suyun ne kadar büyük işlere vesile olabileceği, Müslüm Gürbüz’ün, Deliktaş’ta fasulye ekiniden elde ettiği ürünle örneklendirilebilir. Köydeki besicilik faaliyetleri ise bir kaç evle sınırlı olup modern değildir. Delice Köyü’nün yaşlı nüfusu daha çok emekli insanlardan oluşmaktadır. Gençler ise köyün kendi işadamlarına ait iş yerlerinde çalışmaktadırlar. Köyün ekonomik geliri daha çok gurbet hayatına dayanmaktadır diyebiliriz (10). 3.1.1. Hayvancılık: Delice Köyü’nde henüz göç olaylarının yaşanmadığı yıllarda yoğun bir hayvancılık faaliyeti vardı.Köy zengin bir nüfusa sahip olduğu için ihtiyacı temin etmek üzere her evde pek çok sayıda büyükbaş ve küçükbaş hayvan yetiştirilirdi. Bütün hayvanları aynı anda kontrol etmek hayli zor olduğundan köy, aşağı mahalle ve yukarı mahalle olarak ikiye ayrılıp hayvanlar da bu ayrıma tabi tutularak otlağa çıkarılırdı. Aşağı mahalle hayvanları ve yukarı mahalle hayvanları ayrı ayrı otlatılırdı. Yine de her bir mahalleye ait hayvanların sayısı yüzleri bulurdu. Günümüzde ise büyükbaş hayvanların toplam sayısı ancak yüzü bulabilmektedir. Küçükbaş hayvanların yetiştirilmesine ise son verilmiştir. Yıllar önce tepelere bakıldığında sırtlarda beyaz bulutlar göze çarpardı. Koyunların boynuna asılan çanlar çobanlara yanık türküler söyletirdi. Günümüzde ise tepeler bomboş, bozkırlar sahipsiz durumdadır. Kuzuların ve çobanların yanık ezgileri kulaklarda çınlamaktadır. Köydeki kümes hayvancılığı da çok yaygındı. Küçük veya büyükbaş hayvanı olsun olmasın her evde kümes hayvanları bulunmaktaydı. Köydeki tarım faaliyetleri, henüz makinalı tarıma dayalı olmadığı için tarım, hayvan gücüne dayalı olarak yapılmaktaydı. Buna bağlı olarak köydeki öküz sayısı çok fazlaydı. Taşıma ve harmanlama işleri öküz ve manda aracılığıyla yapılırdı. Köyde, o yıllarda büyük bir besicilik faaliyeti vardı. Küçükbaş hayvancılıkta erkek kuzular seçilir ve bir yıl besiye çekilirdi. Bu hayvanların genel adına celep, bu faaliyete ise celepçilik denir. Celepler, Kurban Bayramında büyük şehirlere götürülüp satışa sunulurdu. Yine büyükbaş hayvan yetiştiriciliği de yaygın bir uğraşıydı. Bunlar da erkek danalardan seçilip oluşturulan sığır celepleriydi. Bunlar da bir veya iki yıl bekletilip Kurban Bayramında satılırdı. Bu besicilik faaliyetlerinden iyi gelirler elde edilmekteydi. Ancak değişen sosyal şartlar, eğitim ve sağlık hizmetlerinin yetersiz olması, ekonomik sıkıntılar, insanların daha rahat yaşama isteği, yorucu işlerden kaçınmaları insanları şehirlere yöneltti. Geniş ailelerin nüfusu azaldıkça, mevcut hayvanlarla ve tarlalarla uğraşmak zorlaştı. Dolayısıyla insanlar hayvan sayısını kendi ihtiyaçları ölçüsünde azalttılar. Böylece hayvancılık ekonomik olmaktan çıkıp ihtiyaç seviyesinde kalmıştır. Günümüzde, köydeki hayvancılık çok zayıf kalmıştır. Mevcut hayvancılık ise daha çok yaşlı insanlar tarafından yapılmaktadır. Annelik ve babalık duygusu bu noktada kendini göstermektedir. Anneler ve babalar hayvanlardan elde ettikleri ürünleri yazın toplarlar ve bunları kış mevsiminde şehirlerde bulunan evlatlarına gönderirler. Kısaca özetlemek gerekirse köydeki hayvancılık faaliyetleri önceki yıllara göre oldukça gerilemiş bir haldedir. Yapılan faaliyetler ise çağa uygun tıbbî desteklerden uzaktır (10). 3.1.2. Tarım: Delice Köyü’nde günümüzdeki tarımsal faaliyetlerle önceki yllara ait faaliyeler arasında büyük farklar vardır. En büyük fark yapılan faaliyetlerin yoğunluğunda görülmektedir. Önceki yıllarda köyde boş bir tarla bulunmazken şimdilerde ekilen tarla sayısı 5-10’u geçmemektedir. Ancak son yıllarda buğday ekiminde bir canlanma görülmektedir. Buna sebep olarak Delice Göleti vasıtasıyla su ihtiyacının karşılanabilmesi, un fiyatlarının yükselmesi ve şehirlerde yaşayan köylülerimizin köye özgü hamur işlerine ve ekmeğe özlem duymaları gösterilebilir. Çünkü gurbetten gelen insanlarımızın köye adım atar atmaz yemek istedikleri yiyecekler, köye ait hamur işleri oluyor. Tüm bu canlanmalara rağmen köyde yeteri kadar tarım yapıldığı söylenemez. Delice Köyü’nde bu duruma yol açan sebepler gayet açıktır. Önceki yıllarda evlerdeki insan sayısı fazla olduğundan tarla işleri rahat yürütülebilmekteydi. Ancak zamanla ailelerin genişlemesiyle tarlalar ihtiyaca cevap veremez oldu ve ekonomik sıkıntılar baş gösterdi. ekonomik sıkıntılar insanların şehirlere yönelmesine önayak oldu. Fakat ailelerde, geride kalan az sayıda insanın güç ve yorucu tarla işleriyle uğraşması zorlaştı. Köyde makinalı tarıma geçilmesi kısa sürede daha fazla verim elde edilmesini sağladı; ancak gün geçtikçe maliyetlerin artmış olması köylünün, ödemelerde güçlük çekmesine yol açtı. İnsanlar traktörcülerle yaptıkları iş karşılığında para ödemekte zorlanınca tarımsal faaliyetler de azalmaya başladı. Daha sonra yaz mevsiminde şehirlerden dönen insanlar araziyi gezip dolaşmak, eğlenmek, piknik yapmak ve eski anıları yâd etmek gibi amaçlarla kullandılar. Günümüzde şehirlerden gelen pek çok kimse “Neden yaz aylarında birşeyler ekip biçmiyorsunuz, bir inek besleyip kışa hazırlık yapmıyorsunuz?” gibi sorularımıza “Aman kim bu işlerle uğraşacak, köy işleri zor, kokusu ağır.” gibi cevaplar alıyoruz. Görülüyor ki insanlar şehir işlerini köy işlerine tercih etmektedirler. Köy sadece hava değişikliği, stres atmak, şehir gürültüsünden uzaklaşmak, dinlenmek ve hoş vakit geçirmek için gidilen bir yer konumunu almıştır. Köyde, daha önce pek çok tahıl ürünü yetiştirilirmiş. Bunlar başta buğday olmak üzere, arpa, mercimek, fiğ, zaman zaman nohut gibi tahıl ürünleridir. Eskinden arpa ve fiğ celepler için yem olarak kullanılırdı. Celepçiliğin azalmasıyla birlikte bu ürünlerin ekimi de azaldı. Buğday ekmek ve mercimek de çorba vs. ihtiyacına yönelik olarak üretilirdi. Buğday bu vasfını hala korumaktadır. Köydeki tarımsal etkinlikler zamanla saman üretiminden çıkıp kes üretimine dayalı hale gelmiştir. Çünkü kes çok daha pahalı bir hayvan yiyeceğidir. Hayvan yetiştiriciliğinde daha besleyici olması ve satışından iyi kazanç sağlanabilmesi kese yönelik tarımsal faaliyetlerin yoğunlaşmasını sağlamıştır. Buna bağlı olarak ilk sırayı yonca ekimi almaktadır. Bir kez ekilince uzun yıllar ürün alınabilmesi, kolay yetişebilmesi, sulak yerlerde yılda iki veya üç kez ürün alınabilmesi, daha az işgücüyle sonuca ulaşılabilmesi yoncaya olan rağbeti artırmıştır. Yoncadan sonra ikinci sırayı holos alır. Engebeli alanlarda yetişebilmesi, kendiliğinden yetişip yaygınlaşabilmesi, özel bir sulamaya ihtiyaç duyulmaması holos biçimini yaygınlaştırmıştır. Ayrıca son yıllarda hükümetlerin uyguladığı tarım destekli politikaları tarımsal faaliyetlere canlılık katmıştır. Gurbette yaşayan insanlar devletin desteklediği yonca ve korunga gibi türlere yönelik ekim faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Aslında Delice Köyü diğer köylerle kıyaslandığında tarıma çok daha elverişli bir arazi yapısına sahiptir. Geniş düzlükler bulunmaktadır. Bu düzlüklerin tamamına yakını sulak alanlardır. Ayrıca 1999’da yapımı sona eren, DSİ verilerine göre 26.6 kret yüksekliğine ve 267 ha sulama özelliğine sahip Delice Göleti su yönünden köy için bir hazine değeri taşımaktadır. DSİ’ye göre bu göletten 86 aile faydalanabilmektedir. Bu değerler hiç de küçümsenemeyecek derecededir. Köyde nöbetleşe ekim hiç uygulanmamaktadır. Ayrıca insanlar toprak nümuneleri alıp ziraî testlerden geçirmemektedirler. Toprağın ihtiyacı olan gübreyi almak yerine gübre adı altında rastgele gübre çeşitleri kullanılmaktadır. Köyde sürekli ekim işleminde bulunan insanlar tarlalarını nadasa bırakmaktadır. Böylece toprağı dinlendirmektedir. Pulluklarla bahar aylarında herk yapılır. Sonbaharda tohum atılır ve tekrar herk yapılır. Nisan da herk yapılıp aynı anda tohum ekme işine de yazlık denir. Köyde uzun yıllar ekilmeyen tarlalara ise haros denir. Daha kısa süreli ekilmeyen tarlara hozan denir. Köydeki tarımsal faaliyetler günümüzde traktörlerle yapılmaktadır. Ekim işinde pulluk ve tırmık gibi aletler kullanılmaktadır. Biçme işinde ise tırpanla beraber son yıllarda yaygınlaşan biçer âleti kullanılmaktadır. Bu anda şunu da söylemek gerekir. Köydeki aileler kendilerine ait tarlaların bir bölümünde patates, soğan, şekerpancarı, marul, çilek, maydanoz, ayçiçeği, domates, salatalık, elma, vişne gibi meyve ve sebzeler yetiştirirler. Ancak bunlar satış amacına yönelik değildir. Hatta üretilen bu yiyecekler evin ihtiyacını bile karşılamaktan uzaktır. Daha çok tadımlıktır. Zaten karasal iklimin bölgede etkin olması bu ürünlerden beklenen verimin alınmasını engeller (1/10). Tarım hususunu da özetlemek gerekirse şunları söyleyebiliriz: Köy, elverişli arazi yapısına sahip olmakla birlikte, bu olanağı gerektiği gibi kullanamamaktadır. İnsanların tarım işlerinden kaçınmaları, maliyetin fazla olması, göç vs. gibi sebepler tarımı olumsuz yönde etkilemiştir. Hayvancılıkta olduğu gibi tarımda da ticaret amacından çok kışlık yiyecek ihtiyacını karşılamaya yöneliktir. İşin ticari yönünün buğdaydan arta kalan ve hayvanların ihtiyaç fazlası saman, kes gibi hayvan yiyeceklerinin satımı oluşturmaktadır. 3.1.3. Arıcılık: Delice Köyü’nde arıcılık oldukça önemli bir ekonomik uğraştır. İmranlı Kekik Balı birçok yerde şöhret kazanmıştır; ancak son yıllarda arıcıların kolaya kaçıp fazla şeker kullanması bu şöhreti zedelemiştir. Arıcılar hatalarını anlamış olmalılar ki yeniden kaliteli bal üretimine önem vermişlerdir. Delice Köyü’nde, yer yer yükseklerden akıp gelen akarsuların bulunması, tepelerin renk renk çiçeklerle, kekik ve kevenlerle kaplı olması arıcılığı teşvik etmiştir. Köy halkı arasından da arıcılar çıkmakla birlikte köye gelen arıcıların çoğu Ege ve Akdeniz bölgelerindendir. Köy arıcıları, bu faaliyeti fazla sürdüremediler. Çünkü bilindiği gibi arıcılık da oldukça masraflı ve zahmetli bir uğraştır. Ayrıca köylü arıcıların, arıcılığı gerekli teknik ve bilimsel çalışmalarla desteklememeleri umulan verimin alınmamasına neden olmuştur. Bu nedenle köylü arıcılar bu işi bırakmışlardır. Köydeki arıcılık şimdi sadece başka şehirlerden gelenler tarafından yapılmaktadır. Gelen arıcılar, kira bedeli olarak köy sandığına para yatırmaktadırlar. Kısacası; Delice Köyü arıcılığa son derece elverişlidir. Gerekli teknik ve bilimsel destekler sağlandığı takdirde büyük ekonomik gelirler elde edilebilir. Delice Köyü için alternatif bir ekonomik kaynak daha doğmuştur. Bu kaynak Delice Göleti’nde gerçekleştirilebilecek ve göletin son derece elverişli olması nedeniyle işletiminden olumlu sonuçlar elde edilebilecek balıkçılık işidir. Gölet yapımı sırasında, işçiler Kızılırmak’da avladıkları yavru balıkları gölete bıraktılar ve bu yavru balıklar büyüyüp avlanabilecek hâle geldiler. Avlanan balıkların tadı da son derece lezzetlidir. Gölet, bu nedenle tatlı su balıklarının yetiştirilmesi için son derece uygundur. Balıkçılık üzerinde durulacak bir konu olarak göz önünde bulundurulmalıdır. Kaynak: Mahmut Düzgün .